31 Aralık 2012 Pazartesi

2012'de ben


hayatımın mucizesiyle tanıştım,hayatım değişti..küçücük bi adama aşık oldum !
anne olmanın verdiği o tarifsiz özgüveni ve cesareti öğrendim..
herkese güvenilmeyeceğini (yine) anladım..
30'undan sonra dost bulmak zormuş,gördüm..
ummayacak taşın baş yardığını,
kompleksli insanların neler yapabileceğine tanık oldum..
affetmeyi ama unutmamayı,.
bir nebze olsun umursamamayı ,
huzur bozanları uğurlamayı
insanları kendimden çok önemsememeyi
ikiyüzlülüğün bu yılın da modası olduğunu
yufka yüreğini sana kol böreği olarak hakkaten yedirebileceklerini,
en zor anlarımda oğlumun nefesinin tek ilaç olduğunu
hatalarımdan ders çıkarmayı
lohusa depresyonunun ne bok bişey olduğunu,
en zor zamanlarında yanında olduklarımın,en iyi günümde bile nazımı çekemeyeceklerini...
vicdan rahatlığının hiçbir şeye benzemediğini
arkadaşların ne kadar güzel varlıklar olduğunu,
ne güzel dostlar biriktirmiş olduğumu
ÖĞRENDİM..

iyi mi oldu ?? iyi oldu..bi yaş daha büyüdüm 19 oldum ;)


hepinize en güzelinden en mutlusundan  bir yıl dilerim..hohhoohhoh !



11 Aralık 2012 Salı

aysun kayacı dudaklıgiller

merhaba,
naber nassın?? bizler iyiyiz allahımıza bin şükür..kış geldi hava soğudu miss gibi sımsıcak ev keyifleri sürmekteyiz,anlayacağınız yuvarlanıp gidiyoruz - ki gerçekten yuvarlanıcaz nerdeyse maaile -neyse efendim..
bugün bi ilk yaşadık oğlumla..oğlum durduğu yerde öylesine bi düşüş becerdi ki dişleriyle dudağını patlatıp bir kaç dakikalık bir panik yaşamama sebep oldu...neden bir kaç dakika?? çünkü sanırım allah annelere özel bir güç veriyor,normalde evham kraliçesi olan ben,ona bişey olduğu an Zeyna kesiliyorum,pelerinimi takıp uçuyorum , yavrumu kurtarıp tekrar eski halime,özüme,evham kraliçesine dönüyorum...

kendini parçalarcasına ağlamasının ardından ağrısı da geçti sanırım , kendine geldi...baktım sağ üst dudak bildiğin şiş,yamulmuş..kıyamam yavruma görüntüsünden bi haber şirinlik yapıyor hala..:D tabi ağrı sızı geçip olay unutulunca bizimkinin kurtları kaynamaya devam etti,hatta eskisinden bile daha azgın bi hal aldı bu durum..velhasıl kelam en son bulaşık makinesinin içinden çıkartıp kendisini uyuttum..

akşam babamız geldiğinde,hoş beş muhabbetten sonra dudağını gösterdi ..gece uyurken kafasını çarptı sıpa diye..baktım adamcağızın dudak da oğlundan geri değil...bu kadar olur demeye kalmadı,sofrayı hazırlarken kızgın tavada unuttuğum  çatalı yemeğin tadına bakçam derken üst dudağıma basmayım mıııııı !!!
benim dudak da yanıp şişti..

anlayacağınız maile Aysun Kayacı olduk geziyoruz..neyseki çok önemli yaralar değil...yara izinden ziyade çok güzel anılar kaldı..aileyiz biz..birimizin yarası hepimizin..hem de manen değil,resmen,madden :)



8 Kasım 2012 Perşembe

bazı şarkılar vardır..şiirler yada...şimdi şimdi diziler var..bazı sahneler,mısralar,nakaratı yada..gelir de oturur ya içine ökküzz gibi kurulur..hal bırakmaz ah demeye..hah işte..öyle bi sahne bu..keyifle azıcık da hüzünle dinlemeler..


Yinede özlüyo insan
Hiç nefesini boşuna yorma
Nesini özlüyorum neyi özlüyorum bilmiyorum ki
Özlüyorum işte 
Hani her hafta halı saha maçında yenilip
Ertesi hafta yine o maça çıkmaya benziyo benimkisi
ben ya oyunun kendisini seviyorum yada 
Maçı kaybetmeye o kadar çok alışmışım ki
Uymuyo artık

Giden gidiyor ya
Zannediyomusunki kalan kalabiliyo
İlk o gidiyo lan
Gitme demiyor ya
İlk o gidiyo lan

Nerde napıyo acaba
Sevdiklerimiz sevgililerimiz
Onlar da bizim için napıyolardır acaba diyolarmıdır lan
Onlarda mutlu olsunlar daa

Kaldığımızda mutlu olamayanlar
Yokluğumuzda mutlu olsunlarki
Bi sike yarasın gidişimiz

Yaşanan onca şeye
Pay edilen ekmeğe
Birlikte ilk defa dinlenen şarkılara
Ceptekini üleştirmeye
Baş göt oynatmalara
Damı akan odalarda kurulan hayellere
İlk aşklara
İlk reddedilişlere
Salondaki çekyatta yattığımız eş dost gezmelerine
Sırf ucuz olsun diye yediğimiz ketçaplı pilavlara
Yoklukta içtiğimiz mantarı hep içine düşen
Şişesinden ucuz şaraplara
Kaçak binilen trenlere
Esnaf lokantalarına
Görüşmediğimiz arkadaşlara
Ayrıldığımız sevgililere
Alayına isyan değil işte kardeşim
Alayının şerefine içiyoruz lan
Haydii cam cama
Can Cana...

16 Eylül 2012 Pazar

Sarp'a Dair Ne Yapılacaksa Yapalım...

bir haftayı geçkin bi süredir facebookumu kapatmış ve yokluğunda kendisini hiç de aramamıştım..sırf kimin doğumgünü ne zaman amman arkadaşlarımın doğum gününü kaçırmamayayım telaşıyla tekrar açtım..sayfaları gezerken gamzesinde bin umut saçan kadın  Gamze'nin sayfasına sayfasına baktım..Bilindiği gibi dünyalar yakışıklısı Atakan'ın annesi Gamze Aktaş son bi kaç yıldır lösemi ile savaş veriyor..geçtiğimiz kış kendisini tanıdık,ilik beklediği o umutsuz günlerinde dualarımızı geri çevirmeyen rabbim aradığı iliği verdi ona...lakin Gamze hala uyum süresi içerisinde iyileşmeyi ve oğluna kavuşmayı bekliyor..enn en en kısa zamanda artık Atakan'ın kokusunda uyumasını tüm kalbimle diliyorum..

dediğim gibi  Gamze'nin  sayfasına bakarken bi başka acılı anneye rastladım..şu an bu yazıyı salya sümük yazıyorum..gecenin 2 buçuğu ve böğürerek ağlıyorum .

Bir ufacık tefecik oğlan varmış ..adı Sarp'mış..doğuştan Canavan diye bi hastalığa tutulmuş..Annesi olan dünyalar fedakarı kadın elinden geleni herşeyi canını dişine takarak yapmış,yapıyor da.. Sarp'ına bi site açmış...Sarp'a Dair ne varsa burda..Bihter Anne'nin bizlerden istediği şey Türkiye şartlarında Sağlık Bakanlığı'nca sağlanmayan ve Sarp'ın yaşamanı devam ettirmesi için eli kolu olacak araç gereçlerin temininde ona yardımcı olmamız..

Bundan 10 gün önce Kuzey diş ve boğazındaki enfeksiyon sebebiyle 39,5 dereceye kadar ulaşan  ateşle 3 gün geçirdi..Ömrümden ömür gitti..Soğukkanlı olmaya çalıştım ama 8 aydan beri ilk kez böyle bi rahatsızlık atlatmamız nedeniyle çok ama çok korktum..Şimdi düşünüyorum çok şükür allahıma geçti bitti..sırf o günlerimi düşündükçe Sarp ve annesi için bişeyler yapmak için deliriyorum şu an..

Sarp,dünyalar güzeli bir çocuk..Gülüşünde milyonlarca yaşam sevinci barındıran çocuk..
Öyle şanslı bir çocuksun ki , öyle bir annen var..Nice sarp kayaları aşmış Sarp'ı için..
Şimdi her dileyene,her ihtiyacı olana yaptığımız gibi senin için de elimizden geleni yapma zamanı..
Babannem bizi her yol edişinde "burnunuz kanamasın yavrum" der...Güler geçerdim,komik gelirdi bu söz..Şimdi düşündükçe Allah hiç bir anneye evladının burnunun kanamasını görmesin diye dua ediyorum..

Sizlerden istediğim linkleri olabildiğince paylaşmanız..bloğunuzda,facebook adresinizde,twitter'da..Sarp'ın ve Bihter Anne'nin sesini duyurana kadar elimizden geleni ardımıza koymayalım..
Hadi şimdi gittim ben,biraz daha ağlayıp ,çok daha fazla dua edeceğim..

11 Eylül 2012 Salı

tatilden döndük,özümüze döndük..

40 gün 40 gece süren Ordu tatilimizden sonunda -yoğun ısrarlar üzerine- döndük..
Bol oksijen,mavinin muhteşemliği,yeşiliğin binlerce tonu derken nasıl geçti günler anlamadan dönüverdik..Kuzey orda iyiden iyiye genleşti çoccum:D tavuğun fırtlatmasıyla soğumadan kaynatılıp yedirdiğim yumurtalar,missler gibi taze inek sütünden yapılan yoğurt ,dut ağaçlarının silkelenip kazan kazan kaynatılan pekmezler derken çocuk oldu bi toraman..şükür ki bana bişey olmadı..gittiğim gibi gelerek Ordu tatili tarihimde bi ilke imza attım..
Günler çok güzel geçti yeni yeni şeylere merak sardım..İlerde sizlerle paylaşacam..Şimdilik birikim aşamasındayım..Ve çok yorgunummmm !

40 gün evde olmamanın verdiği "boş ev toz ev" sendromuna giren evimi tabiri caizse bok götürüyor..Kuzey Paşa'mın "yanıma gel beni bırakmavari"naralarından iş yapamadım,allahtan evimin direği geldi de sahip çıktı yavrum evladıma..ev domestos yüzü gördü..

yarına da son detayları yapıp keyfime bakmaya ve işlerimi yoluna koymaya başlayabilirim..
neyse çok uykum var..görüşmek üzre..;)

10 Temmuz 2012 Salı

annelikte 6. ayım..

yine hayvan gibi koca bi aradan sonra oturdum başına..anlatacak çok şeyim var aslında ama dinler misiniz bilmem...(yazacak çok şey varım okur musun?)
gebelikti  doğumdu lohusalıktı derken Kuzeyim bi kaç güne 6 ayı dolduruyor..Zaman ne çabuk geçiyor değil mi?geçen yıl bu zamanlar hamileliğimi bulantılar,kusmalar,yememeler, tiksinmeler ve bunların getirisi olan devasa cazgırlıklarla geçiyordu..hey gidi hey ..vallahi zaman çok çabuk geçiyor ..
yıllaaar yılar önce  -bi 17 18 sene olmuş- çok sevdiğim bi öğretmenim demişti ki ; "kızım,bak zaman çok çabuk geçiyor,ortaokuldayım deyip üniversiteyi düşünmemezlik etmeyin,bu dünyanın ipini kim çekiyorsa hızlı hızlı çekmeye başladı"..
canım örtmenim benim güzel örtmenim..hızlı çekmesi mi kaldı be örtmenim..bildiğin topaça çevirdi..zaman zamanlıktan çıktı topaç götlü bi dünya oldu buralar...buralar eskiden burdan tee oraya kadar yavaş geçerdi halbuki..
neyse..oğulcan 6 aylık oldu olacak..-aha ağlıyor du geliyom..-
-geldim susamış sabim-
aman ne diyordum..hah...6 ay geldi geçti bile..

bu 6 ay bana neler öğretti??

en başta sabırlı olmayı..ben ki istedğim bişey 5 saniye geciktiğinde deliren huysuz karı,şimdi bir sabır timsali,yılların annesi yüce insan gibi dolanıp duruyorum etrafta...
uykusuzluğu öğrendim... yine ben kii 22 saat uyuma rekoru olan,sadece karpuz yatarak büyümez örneği ulu toprak meyvesi,geceleri yatmaz sabahları kalkmaz uyuşuk , tembel insan gittiii,yerine geceleri uykuları defalarca bölünen toplam 6 saat uykuyla tüm günü geçiren bir melake geldi..
hayatta BENcil değil Ocul olmayı... aslında çok bencil bi insan değildim ama sonuçta insanoğlu çiğ süt emmişiz,nerden bi yürek çarpıtan olay olsa ilk kendimizi krtarmanın yollarını ararız..lakin gel gör ki 6 aydır ' kez ciddi ev kazası atlattım..ve elim ayağım sinirden boşalırken tek yaptığım şey ona bakıp ağlamak oldu,ya bana bişey olsa oğlum napardı diye..ya da ne bileyim beğendiğim birşeyi almak yerine direk gidip ona alışveriş yapmak..herşeyim o oldu..!
bebek bezlerinin ne kadar pahalı olduğunu...  aman dostlar,haftada bir biten birşeye her hafta 25-30 lira arası para vermek inanın insana çok koyuyor..tamam eskisi gibi kaynar sularla boklu bez yıkamıyoruz eyvallah,anacıklarımız neler çekmiş,lakin gelin görün ki ayda 120 lira bok yoluna gider mi arkadaş??ama karar verdim,yürümeden tuvalet alışkanlığını öğretcem ! :P

daha öğrendiğim o kadar çok şey var ki..zaman zaman yine anlatıcam...ama en önemlisi ; anneliğin ne müthiş bir duygu olduğunu öğrendim...hiçbir duygula tarif edilemeyen,hiçbir sevgiye benzemeyen,hiçbir aşkın tanımına uymayan çok müthiş birşey.. Allah tüm isteyenlere bu duyguyu tattırsın...

Kpss bittiğine göre artık vicdan azabı çekmeden daha sık yazacağımı umuyorum..işte o zaman öğrendiklerimi yine paylaşırım..oldu  o zamaaann...öptüm ;)


3 Mart 2012 Cumartesi

Ben deliyim…
Yorgun ve yalnızım kaldırımlara misafirim…
Gecenin gözleri üzerimde.
Denizin ortasında küçük bir
adayım, yüzme bilmem…
Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme,
sürgüleri beynime çekmişim.
Hey
sabreden derviş banada sabretmeyi öğretsene.
Ben deliyim, ama çok şey bilirim.
Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana…
Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum.
Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir
istasyona, hep aynı raylar üzerindeyim…

Ben deliyim…
Yağmurun yağması benim için romantik değildir,
ben kurşun yağmurlarını bilirim.
Benim güneşim batmaz,
dünyam dönmez,
ayım hep mehtap halindedir,
rüzgârlarım doğudan eser…
Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum,
mezem ise bir dilim umut…
Ezbere bilirim yaşamayı,
yaşarken savaşmayı… 
Ben deliyim…
Benim mevsimim değişmez sadece bahardır,
kuşlardan sadece güvercini bilirim,
yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar.
İnsanlardan yalnız çocukları severim,
onları da büyüyünceye kadar..

Ben deliyim…
Benim tanrım yoktur..
Bir çift göze bir güler yüze taparım..
bulmacaya benzerim..
kimi zaman soldan sağa bir nota,
kimi zaman yukardan aşağıya eski mısırda bir tanrıyım…
Bağıra bağıra şarkılar söylerim,
sessiz sessiz şiirler yazarım.
Bilmediğim yerlerin,
tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim.

Ben deliyim…
Kendimle sohbet eder,
kendi kendime gülerim.
Telefon kulübeleriyle kavga ederim.
Asfaltın siyahında kaybolup,
düşüncelere dalarım.
Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım,
bir de güzel hayaller kurarım.
Sonra hayallerimle beraber suya düşerim.

Ben deliyim…
Çayım sekiz şekerlidir,
sigara üstüne sigara yakarım.
Parayı sevmem ama para için çalışırım.
Çalışırken annemi düşünürüm ağlarım..
Alnımın teri gözyaşlarıma karışır…
Babamın otobüsüyle geçmişe yolculuk yaparım..
Ninemin masallarıyla ,
annemin radyodan ezberlediği sanat müziği şarkılarını hiç bıkmadan defalarca dinlerim..
Dört yaşında aşık olduğumu,
ablamla vardiyalı kullandığımız çadır bezinden çantayla okula başladığımı görürüm..
sonra babamın
başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım..
Rüyalar görürüm uyandığımda hiçbirini hatırlayamadığım…

Ben deliyim…
Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz,
ben köyleri ve yürekleri yakılmış insanlar görürüm.
kimsenin düşmanı değilim kimseye dost olmadım..
Ben yabancıyım bana..
söyleyemediğim düşüncelerim vardır..
her akşam ayrı bir meydanda
atatürk heykelinin karşısında,
olmayan aklımı darağacına asar ipini çekerim….

Ben deliyim..
Ben buralara ait değilim.
Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem,
surlarla çevrili bir şehrim,
on ikiden sonra volta attığım caddelerim
kızıl sakallı bir dayım birde sarı saçlı yarim var benim..

Ben deliyim…
Çizilmiş sınırları reddetmişim.
ben Hakkaride düşen çığ,
Şırnakta kömür yatağıyım,
Eskişehirde tabut hücre
Nevşehirde pari bacalarıyım..
Maraşta katliam
Marmariste orman yangınıyım.
Tuncelide ozanların sazı
Erzurum yaylasında çoban kavalıyım
Diyarbakırlı yedi kardeş burcu
Derikte zeytin ağacıyım
Almanyada yıkılmış bir duvar
Amerikada bağımsızlık heykeliyim
Fransada yıllanmış bir şarap
İngilterede özgürlük meydanıyım
Somalide aç bir çocuk
Hollandada bir gram kokainim,
Irakta mülteci kampı
İran da rejim muhalifi bir demokratım,
Brezilyada görkemli bir festival,
Suriye ile Lübnan arasında beka vadisiyim
Kürdistanda teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren bir militanım sırtımdan vurulmuşum bedenim dört parça..
direniş koltuk değneğim..
alnımdaki üç renkli bayrağı göğsümün kafesinde özgürlük türküsü öten yaralı kuşla dalgalandırırım..
Ölüm kurşun olup yağar üstüme,
binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim.
ben sıratın cambazı,
doğal bir felaket,
sosyal bir belayım..
ben deliyim..

Duygularım hep sansüre uğramış,
bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım…
iplerim inceldiği yerden koptu kopacak
Ve Ufacık bir bakış boğazımı düğümlendiririr.
kimi özlediğimi bilmeden hasretin en yoğun halini yaşarım.
ahh İçimden dağıtmak gelir,
dağıtamam ya,
kendimi dağıtırım.
Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşır,
insanlarınki kankırmızılaşır.
Bakamam kimsenin yüzüne,
sevgiye muhtaç bir yavruya
dönerim…
Kalbim titrer,
ben deliyim..
susturucu takılmış bir silah,
saati durmuş bir bombayım..
haykırırım ama duyuramam sesimi…
Yine de sardığım tütünde,
yaktığım cigarada bulurum
mutluluğu…
dumanı sehrimin üstüne iner efkarım ağlamamaya yemin etmiş gözlerim,
Ben deliyim..
Unutulmuş bir hatıra
Sonu dramla biten üç bölümlük bir komedi dizisiyim
çorbama kinimi doğrar,
öfkemi kaşıklarım.
Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasından,
başımı göğe kaldırırıp bakışlarımı civileyip gökyüzüne seni seyrederim,
sonra bir bidon gökkuşağı döküp üstüne yakarım seni
külünle birlikte zamana savrulurum.
Ben deliyim…
Zülfüm her gece ihanetler rıhtımında ciğerinin üzerinde sevdasını kurşuna dizer..
geceyi ikiye bölerim bir parcasına gece yarısı derim
öbür parçasına yürek yarısı..
Şafaktansa bir parca aydınlık koparıp ekmeğime sürer.
üstüne demli bir kuş cıvıltısı içerim..
sonra hayatın adını yalan koyarım…

Ben yüreklerde ünlem,
Kafalarda soru işaretiyim.
Ben deliyim…
Bağrı taşlarla dolu bir toprak parçasıyım.
Bir uçtan bir uca kurumuşum.
Karınca yuvaları ve ayak izleriyle süslüdür tenim…
Kar yağar üşür,
güneş vurur kavrulurum.
Kimisi tükürür, kimisi öper;
tükürene mezar, öpene lalezâr olurum..

Ben nehirlerin yatağı,
Dağların mekanı,
Şeytanın babasıyım..
Ben deliyim…
Mutluluğu uzaktan seyrederken,
cebimde küçük umutlar biriktiririm,
gözlerimin kapının eşiğine duvardaki fotoğraflara takıldıgı saatlerde kendimi paramparca olmuslugun,
tükenmişliğin koynunda bulurum.
İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir,
hep içime atarım,
ama,
kendimi içine atacak yer bulamam.
Anlamayana az gelirim,
anlayana çok…
Ne yarınlar birşey bekler benden,
Ne de ben birşey beklerim yarınlardan...


ERCAN İNTAŞ

11 Ocak 2012 Çarşamba

heyyoo yarışmaa vaar...!!

dolu dolu 1 yıldır çocukluğumdan beri hastası olduğum fotoğraf olayına sarmış durumdayım..geçen sene bu zamanlar bi kursa gidip profesyonel bi makine de almış bulunmaktayım..ama işte son 9 aydır malum gebelik sendromumdan dolayı, elime makineyi almam ayda bire düştü...lakin fotoğraf sitelerini yakından takip ederim...veee Facebook'tan  takipçisi olduğum Fotografium sayfasında bu yarışmayı gördüm...
fotoğraf çekmeye ilgiliniz varsa yada hobi olarak zaten yapıyorsanız Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor! Yarışmaya katılarakCanon 600D Manfrotto tripod ve Kata sırt çantası kazanma şansı yakalayın! http://blog.fotografium.com/fotografium-canon-600d-hediye-ediyor/ sayfasını ziyaret ederek yarışma hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.

iyi şanslar bebekler..;)